...
Bu hayatın neresine tutunuyorduk Albayım? Çünkü ben neresinden tutsam elimde kalıyor artık..
İnanç meselesini de geçtim artık bu bambaşka bir boyut almaya başladı be Albayım, tükenmişliğin ötesinde, gelecek kaygısının nirvanasında bir şey bu, inanın bana Albayım, çıldırmanın eşiğinde nefes alıp veriyorum artık..
Nefes almak bu kadar pahalı olmamalı be Albayım, hayal kurmak, yahu hayal kurmak bu kadar imkansızı çağırmamalı artık, devir değişti Albayım, her şey o kadar yakın o kadar kolayken hayallerimiz bize neden bu kadar zor ve uzak?
Biri bana dur desin, yoksa ben, ben olmaktan çıkacağım, gittiğim yol, yol değilken ben yoldan çıkacağım it kopuk olacağım Albayım, biri bana dur desin artık, sahi iyiler ne zaman kazanıyordu Albayım...?
Yaşamak için onca sebep sayanlar tanıyorum etrafımda Albayım, hiç biri inandırıcı gelmiyor bana, hiç bir sebebi kabullenici görmüyorum inanır mısın Albayım...
Sebep onların sebebi, çok isteyen yaşasın bana ne Albayım, bana ne onların sebeplerinden ve sebepler aleminden, onların alemi, benim ölümüme sebep işte, yakındır Albayım gizli kapılar ardında cansız bedenime ağıtlar yakılması, teselli teşebbüslerinin kulağımı tırmalaması, yakındır "yazık etti kendine" serzenişleri, yakındır "gençliğinin baharında oldu mu bu gidiş" zırvalıkları, hepsi bu kadar kolay işte sayın Albayım bu kadar kolay...
Biri bana dur desin, yoksa delireceğim artık...
Şu hayatta her şeyin ters gittiğinin en büyük kanıtı gibi yaşamaya çalışıyorum, bütün teorilerin ötesinde bir yaşayış şekli benimkisi, kırıldığı yerin nasıl da uzağında hayallerimiz...
İçim içimden gidiyor, kimseye tahammülüm kalmamışken sıra kendime geliyor, kendime bile tahammülüm yok şu sıralar, hiç bir nota çare olmuyor kafamın içindeki bestelere, argo terimlerinin günlük kullanıma uygun olmayan hallerini mırıldandığım doğrudur, her şeyden nefret etme çabasında başarı üstüne başarı elde edip üstün hizmet madalyası almaktan yoruldum Albayım.
Bir insanın tek başarısı koskoca kainattan nefret etmek olamaz, evet biliyorum güzelliklerle dolu bir gezegende yaşamak büyük bir şans, ama bu güzellikleri sadece ulaşabilene güzel olan bir gezeni sevmek ne kadar doğru olur muamma..
Çetin bir kış yaşıyorum içimde, öylesi soğuk öylesi kulak tırmalayıcı, yaşımın getirdiği ağrılarla başa çıkamıyorum bile, çaresiz kalmış çarelerin içine, incilden ayetler bırakıp kaçıyorum, bir elimin verdiğini diğer elim ulu orta reklam yapıyor sanki, böylesi nankör bir bedene inanç kavramı çok abartı geliyordu zaten, en iyisi inanmak, ya da hiç inanmamak, çünkü insan asla inandığı yolda yürüyemez, o yol ya ona cennetten bir parça olur, ya da işkencelere gebe gecenin ikisi ya da sabahın körü olur, yaşadık, yaşamaz olsaydık dediğimiz yerde gördük bütün bunları...
Biri bana dur desin, yoksa delireceğim artık....
Aşkın Şairi / 7.His