Bir Delinin Kaleminden...: Nisan 2023

LÜTFEN DİNLEYİNİZ

22 Nisan 2023 Cumartesi

Özgürlük Sevdası

       

Çoktan yıkılıp gittiğim yerlerden gelen rüzgarlar duyuyorum şimdilerde… Herkesten kaçtığım, adımı unuttuğum, gitmem ya da kalmam gereken hiçbir yer yokmuş gibi, ama yetişmem gerek tren seferleri varmış gibi tutumsuz bir telaşın içindeyim işte…

 

Çekildiğim inzivalarda taciz ediliyorum, kimsesiz kaldığımın gerçeği yüzüme öyle umarsızca vuruluyor ki şu günlerde ve gelecek günler de, çünkü annen yok, annen yoksa kimsen yok işte kabullendik kimsesiz olduğumuzu ve artık annesiz olduğumuzu…

 

Sözde devrimci komünist tavırlar sergiliyorduk ,gönlümüzün duvarlarına çizilmiş, çekiç ve oraktan yapılma karikatürler barınırdı arka sokaklarımızda, anne ve baba kırmızı çizgimiz olsa da kapılırdı gönlümüz siyasi olmayan bir özgürlük meselesine işte, hele bir de bu meselenin içinde gözleri güzel bir ahu varsa konu daha da çıkılmaz bir hal alırdı, kal desen kalamazsın git desen gidemezsin, ne kal dediler bize ne de git…

 

Aklımızla kalbimizin arası hiçbir zaman iyi olmadı bu yüzden, hep bir deliyi oynadık, kimse akıllı yanımızı göremezdi bizim, kalbimizden yana yaralıyken akılla işimiz olmazdı doğrusu…

 

İşte bu yüzden aşkı tozlu raflarda saklarken, yine diyorum çokta siyasi olmayan bir özgürlük meselesine aşk gibi baktık biz, hep eşitlik istedik, hep özgürlük, hep bir adalet, hayatın bize hep ayrımcı yaklaşımına inat direndik, direnirken kaybettiğimize inanmadan direndik…

 

Eylemlerimizin hep can alıcı yerlerinde yalnız bırakıldık, susturulduk, oysa hepsi hepsi istediğimiz bir sevda çığlığı atmaktı sevdiğimiz kızın sokağına girdiğimizde, daha o sokağa girmeden pırangalar vurdular ayaklarımıza, anahtarı noksan kelepçeler eşlik etti gecenin karanlığında bileklerimize, bu yüzden sevdası yarım kaldı gençliğimizin, yarım ve yasak…

 

Dini inançlarımızın sorguya çekildiği ve Tanrı’nın varlığı ile yokluğu arasında bahse girilen mahkeme huzurunda, çan sesleri eşliğinde günah çıkardığımız bir davaydı bizimkisi, o kadar karışık, o kadar absürt, o kadar dindar, o kadar ateist ve o kadar komünist…

 

Geleceği var gibi görünen ama daha çok genç yaşta geleceği elinden alınan o masum , o asi, o deli dolu, o özgürlük düşkünü gençlerdik biz..

Daha çocuk yaşta intihara sürüklenen düşüncelerimizi miras bıraktık sosyal medya deneylerine, birer saat arayla yaktığımız sigaraları şimdi daha kısa sürede ve ardı arkasına yakar olduk, çünkü nereye gideceğimizi bilemez olduk, elimize harita vermeden konum verdiler işte ve git dediler, gidebileceğimiz bir yerimiz varmış gibi…

 

Kaldık işte düştüğümüz derdin en tenha yerinde, kırmızıya çalan bir şarap ve dudaklarımızla sevişmekten usanmayan sigaralar eşliğinde, Paris’te bir yaz şarkısı olduk, kimsenin duymadığı, notası yekpare bir şarkı olduk işte…

 

Bundan yıllar önce gezdiğim sokaklardaki düşünlerimle aynı yerde selamlaşıyoruz şimdilerde, o zamana gire daha bir yalnız görüyorum kendimi, daha bir umudunu yitirmiş, tükenmiş beklentisiz, kaygısız, oysa o zaman daha heyecanlıymışım bakıyorum da, yazık olmuş bana, yazık etmişler bana, harcamışlar beni albayım, bana bunlar olurken sen neredeydin albayım, ben ölürken neredeydin, dur diyemedin mi, yapmayın diyemedin mi, o bunları haketmedi diyemedin mi albayım, ben o aşkla çıktığımız özgürlük savaşına kendimi feda ederken sen neredeydin albayım, uzaktan yıkıldığımı falan mı izledin?

Lütfen susma albayım bir şey söyle, ben adı konmayan bir şarkı olup sessizce düşerken dillerden sen neden benim notalarımın içinde bari bir sol anahtarı olsaydın, varlığını bilir cesaret alır yıkılmazdım albayım…

 

Olsun ben albayım, ben alıştım yıkılmaya, dışlanmaya, ötekileştirilmeye, çünkü benim yaşamak istediğim hayat bu kimseyi bunun için suçlayamam ama sende anla işte albayım varlığını hissetmek isterdim işkencelere esir düştüğünde düşüncelerim, orada varlığını hissetmek isterdim..

 

Tanrı’ya inancımı kaybettiğim günlerin canı cehenneme, ama biliyorum ki içimde bu ateş aklımda bu özgürlük sevdasıyla ölüp gideceğim bunca insanın içinden…

Kimselere bir şey demeden, içimde bu ateş, aklımda bu özgürlük sevdasıyla ölüp gideceğim bu yerden…

 

Aşkın Şairi / 7.His


YASAL UYARI

ŞİİRLERİN İZİN ALINMADAN KOPYALANMASI VE KULLANILMASI 5846 SAYILI FİKİR VE SANAT ESERLERİ YASASINA GÖRE SUÇTUR. TELİF HAKLARI GEREĞİ İÇERİKLERİN PAYLAŞILMASI YASAKTIR, AKSİ HALDE HUKUKİ İŞLEM BAŞLATILACAKTIR...